//-->
YARALI ASKER (metin)

SHFAL EDEBiYAT ATELYESi

YARALI ASKER (metin)

YARALI ASKER

          Revirde yarı baygın yatıyordu. O demirdenmiş sandığımız çevik asker yatağın soğuk demirinin bedeniyle temasından korkarak öylece savunmasız yatıyordu. Baş ucundaydı silahi ama uzanamıyordu. Onunla ölürüm dediği, şimdi ona o kadar uzaktı ki... Beyni ona türlü oyunlar onuyordu. her yenilgide biraz daha çalıyordu ümitsizlik çanları. Kulakları daha önce hiç rastlamadığı bir şiddetle çınlıyordu. Kim anıyordu onu acaba?
          Yolunu gözleyen, kapıyla zilin her buluşmasında; büyük bir umutla kapıya koşan annesi mi?
          Ya da içinde daha önce hiç rastlamadığı bir korkuyla her ana haber bülteninde 'Canım Oğlum' diye haykıran bir sesle babası mıydı? Ya sevdiği 'Ay 24' oldu mu sevinçle postanenin kapısına koşan, askerdeki yarısı ile birlikte sabaha şafak sayarak uyanan öbür yarısı mıydı?
          Ama yaralı askerin hiç düşünemediği biri daha vardı. Beklenen davetsiz misafir... Biz misafirperver bir milletiz. Ama söz konusu o olunca kağanıveriyor o kapılar, sönüyor tüm ışıklar, çaydanıklardaki buharı göremiyoruz. Çaylar o esen soğuk rüzgarda buz gibi oluyor, ve hep bir ağızdan 'Evde yokuz' diyoruz... Ama ne fayda! Son perdesindedir hayatın artık ikisinden biri can verecek, biri alacaktır. İkisi de tamamlayacaktır böylece son görevini. Hasret gitme dedikçe, yorgun beden: ' Benden sana hayır yok diye haykırıp durur. Ve yaralı asker bedenine yorgun, kalbine yenik düşerek bırakıverir kendini sonsuzluğun kollarına...
 





2010 SHFAL | Söke Hilmi Fırat Anadolu Lisesi >Edebiyat Atelyesi<
Paylaşımın en güzel ödülü yorumlarınızdır.